🍸 Fatır Suresi 22 Ayet Anlamı
23 Sen sadece bir uyarıcısın. 24: Ey Peygamber! Elbette biz seni hem insanları müjdelemen hem de uyarman için hak din ile gönderdik. Zâten içlerinden kendilerini uyaran bir peygamber gelmiş olmayan hiçbir toplum yoktur. 25: Eğer seni yalanlıyorlarsa üzülme, onlardan öncekiler de peygamberlerini yalanlamışlardı.
g t. d. Fatır Suresi ( Arapça: سورة فاطر ), Kur'an 'ın 35. suresidir. Sure 45 ayetten oluşur. Sûre ismini birinci âyette geçen ve yaratan, yoktan var eden anlamına gelen “fâtır” kelimesinden almıştır. Yine ilk ayette geçen “el-Melaike” kelimesinden dolayı “Melaike Suresi” diye de anılır. Mekke ’de
Kur’an-ı Kerim’in otuz beşinci suresi olan Fatır suresi, ismini ilk ayetinde yer alan ‘yaratan’ kelimesinden almıştır. Aynı ayette ‘Melekler’ anlamına gelen ‘Melâike
FatırSuresi 18. Ayet Tefsiri. Fatır Suresi 19-22. Ayet Tefsiri. Müfessirlerin genel kanaatine göre bu karşılaştırmalı örneklerin olumlu olanları hakkı, imanı, iman sahiplerini ve kavuşacakları güzellikleri; olumsuz olanları da bâtılı, inkârcılığı, inkârcıları ve kötü âkıbetlerini temsil etmektedir.
Fatır Suresi Türkçe Anlamı 22. âyetin son cümlesinde, getirilen bütün kanıtları görmezden gelen ve inatla inkârcılığını sürdürenler
Tefsir için ayet numaralarını tıklayınız 00:00 / 14:22. Bismillâhirrahmânirrahîm 1.Hamd, gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan Allah’a mahsustur. O, yaratmada dilediğini artırır. Şüphesiz Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.
Fatırsuresi 38. ayet - Açık Kuran. Erhan Aktaş - Kerim Kur'an. Kuşkusuz Allah, göklerin ve yerin gaybını bilendir. Kuşkusuz O, göğüslerde olanı en iyi bilendir. إِنَّ اللَّهَ عَالِمُ غَيْبِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ إِنَّهُ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ
1922. Kör ile gören, karanlıklar ile aydınlık, (serinletici) gölge ile (kavurucu) sıcak ve diriler ile ölüler bir olamaz. 1 Şüphesiz ki Allah dileyene (layık gördüğüne) duyurur. Sen (aklı) mezarlarda olanlara (gerçeği) duyuramazsın. 2. 19-22. Kör ile gören, karanlıklar ile aydınlık, (serinletici) gölge ile (kavurucu
Fatırsuresinin ilk Ayet-i Kerimesinde geçen ve yaratıcı anlamı olan “Fâtır” kelimesi, sureye isim olmuştur. Fatır suresinde başlıca, mümin ile kafir arasında ki fark, Allah-u Teâlânın eşsiz ve üstün yaratma kudreti ile insan kalbinin kötülüklerden temizlenmesi ve güzel ahlak ile bezenmenin gerekliliği anlatılmaktadır.
RnL9. Sûre, adını birinci âyette geçen “Fâtır” kelimesinden almıştır. Fâtır, yaratan, yoktan var eden demektir. Yine ilk âyette geçen “el-Melâike” kelimesinden dolayı “Melâike sûresi” diye de anılır. Google News'te Doğruhaber'e abone olun. Haberimizde Fâtır Suresi, Fâtır Suresi Türkçe okunuşu, Fâtır Suresi Arapça okunuşu,Fâtır Suresi Türkçe anlamı, Fâtır Suresi tefsiri yer almaktadır. Sûre, adını birinci âyette geçen “Fâtır” kelimesinden almıştır. Fâtır, yaratan, yoktan var eden demektir. Yine ilk âyette geçen “el-Melâike” kelimesinden dolayı “Melâike sûresi” diye de anılır. Sûrede başlıca, Allah’ın varlığına ve birliğine işaret eden kâinat olayları, öldükten sonra dirilme, Allah’ın nimetleri ve mü’minle kâfir arasındaki fark konu edilmektedir. 45 âyettir Mushaftaki sıralamada otuz beşinci, iniş sırasına göre kırk üçüncü sûredir. Furkan sûresinden sonra, Meryem sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Allah’ın yaratıcılığı, O’ndan başka tanrı bulunmadığı ve şirkin çarpık düşüncelere dayalı bir zihniyet ve tutum olduğu, Hz. Muhammed’in önceki peygamberler gibi Allah katından mesaj getirmiş hak peygamber olduğu, öldükten sonra dirilmenin gerçekleşeceği ve dünyadaki amellerin karşılığının âhirette mutlaka görüleceği açıklanmakta, Cenâb-ı Allah’ın kudretinin delillerinden örnekler verilmektedir. Fâtır Suresi Arapça Okunuşu Fatır Suresi Türkçe Okunuşu lillahi fatıris semavati vel erdı caılil melaiketi rusülen ülı ecnihatim mesna ve sülase ve ruba' yezıdü fil halkı ma yeşa' innellahe ala külli şey'in yeftehıllahü lin nasi mir rahmetin fe la mümsike leha ve ma yümsik fe la mürsile lehu mim ba'dih ve hüvel azızül eyyühen nasüzküru nı'metellahi aleyküm hel mim halikın ğayrullahi yerzükulüm mines semai vel ard la ilahe illa hüve fe enna tü' iy yükezzibuke fe kad küzzibet rusülüm min kablik ve ilellahi türceul eyyühen nasü inne va'dellahi hakkun fe la teğurrannekümül hayatüd dünya ve la yeğurranneküm billahil şeytane leküm adüvvün fettehızuhü adüvva innema yed'u hızbehu li yekunu min ashabis keferu lehüm azabün şedıd vellezıne amenu ve amilus salihati lehüm mağfiratüv ve ecrun fe men züyyine lehu suü amelihı fe raahü hasena fe innellahe yüdıllü mey yeşaü ve yehdı mey yeşaü fe la tezheb nefsüke aleyhim haserat innellahe alımüm bima erseler riyaha fe tüsıru sehaben fe suknahü ila beledüm meyyitin fe ahyeyna bihil erda ba'de mevtiha kezaliken kane yürıdül ızzete fe lillahil ızzetü cemıa ileyhi yas'adül kelimüt tayyibü vel amelüs salihu yerfeuh vellezıne yemkürunes seyyiati lehüm azabün şedıd ve mekru ülaike hüve halekaküm min türabin sümme min nutfetin sümme cealeküm ezvaca ve ma tahmilü min ünsa ve la tedau illa bi ılmih ve ma tahmilü min ünsa la tedau illa bi ılmih ve ma yüammeru min müammeriv ve la yünkasu min umurihı illa fı kitab inne zalike alellahi ma yestevil bahrani haza azbün füratün saiğun şerabühu ve haza milhun ücacve min küllin te'külune lahmen tariyyev ve testahricune hılyeten telbesuneha ve teral fülke fıhi mevahıra li tebteğu min fadlihı ve lealleküm leyle fin nehari ve yulicün nehar fil leyli ve sehhareş şemse vel kamera küllüy yecrı li ecelim müsemma zalikümüllahü rabbüküm lehül mülk vellezıne ted'une min dunihı ma yemlikune min ted'uhüm la yesmeu düaeküm ve lev semiu mestecabu leküm ve yevmel kıyameti yekfürune bi şirkiküm ve la yünebbiüke mislü eyyühen nasü entümül fükaraü ilellah vallahü hüvel ğaniyyül yeşe' yüzhibküm ve ye'ti bi halkın ma zalike alellahi bi la teziru vaziratüv vizra uhra ve in ted'u müskaletün ila hımliha la yuhmel minhü şey'üv ve lev kane za kurba innema tünzirullezıne yahşevne rabbehüm bil ğaybi ve ekamus salah ve men tezekka fe innema yetezekka li nefsih ve ilellahil ma yesteil a'ma vel lez zulümatü ve len lez zıllü ve lel ma yestevil ahyaü ve lel emvat innellahe yüsmiu mey yeşa' ve ma ente bi müsmiım men fil ente illa erselnake bil hakkı beşırav ve nesıra ve im min ümmetin illa hala fıha iy yükezzibuke fe kad kezzebellezıne min kablihim caethüm rusülühüm bil kitabil ehaztüllezıne keferu fe keyfe kane lem tera ennellahe enzele mines semai maa fe ahracna bihı semeratim muhtelifen elvanüha ve minel cibali cüdedüm bıduv ve humrum muhtelifün elvanüha ve ğarabıbü minen nasi ved devabbi vel en'ami muhtelifün elvanühu kezalik innema yahşellahe min ıbadihil ulema' innellahe azızün yetlune kitabellahi ve ekamus salete ve enfeku mimma razaknahüm sirrav va alaniyetey yercune ticaratel len yüveffiyehüm ücurahüm ve yezıdehüm min fadlih innehu ğafurun evhayna ileyke minel kitabi hüvel hakku müsaddikal lima beyne yedeyh innellahe bi ıbadihı le habırum evrasnel kitabellezınestafeyna min ıbadina fe minhüm zalimül li nefsih ve minhüm muktesıdve minhüm sabikum bil hayrati bi iznillah zalike hüvel fadlül adniy yedhuluneha yühallevne fiha min esavira min zehebiv ve lü'lüa ve libasühüm fıha kalül hamdü lillahillezı ezhebe annel hazın inne rabbena le ğafurun ehallena daral mükameti min fadlih la yemessüna fıha nesabüv ve la yemessüna fıha keferu lehüm naru cehennem la yukda aleyhim fe yemutu ve la yühaffefü anhüm min azabiha kezalike neczı külle hüm yastarihune fıha rabbena ahricna na'mel salihan ğayrallezı künna na'mel e ve lem nüammirküm ma yetezekkeru fıhi men tezekkera ve caekümün nezır fe zuku fe ma liz zalimıne min alimü ğaybis semavati vel ard innehu alımüm bi zatüs cealeküm halaife fil ard fe men kefera fe aleyhi küfruh ve la yezıdül kafirıne rüfruhüm ınde rabbihim illa makta ve la yezıdül kafirıne küfruhüm illa eraeytüm şürakaekümüllezıne ted'une min dunillah erunı maza haleku minel erdı em lehüm şirkün fis semavat em ateynahüm kitaben fehüm ala beyyinetim minh bel iy yeıdüz zalimune ba'duhüm ba'dan illa yümsiküs semavati vel erda en tezula ve lein zaleta in emsekehüma min ehadim mim ba'dih innehu kane halımen aksemu billahi cehde eymanihim lein caehüm nezırul le yekununne ehda min ıhdel ümem felemma caehüm nezırum mazadehüm illa fil erdı ve mekras seyyi' ve la yehıykul mekrus seyyiü illa bi ehlih fe hel yenzurune illa sünnetel evvelın fe len tecide li sünnetillahi tebdıla ve len tecide li sünnetillahi ve lem yesıru fil erdı fe yenzuru keyfe kane akıbetüllezıne min kablihim ve kanu eşedde minhüm kuvveh ve ma kanellahü li yu'cizehu min şey'in fis semavati ve la fil ard innehu kane alimen lev yüahızüllahün nase bima kesebu ma terake ala zahriha min dabbetiv ve lakiy yüahhıruhüm ila ecelim müsemma fe iza cae ecelühüm fe innellahe kane bi ıbadihı besıyra Fatır Suresi Türkçe Anlamı gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan Allah'a mahsustur. O yaratmada dilediğini artırır. Şüphesiz Allah'ın gücü her şeye hakkıyla insanlar için ne rahmet açarsa, artık onu tutacak engelleyecek yoktur. Neyi de tutarsa, bundan sonra onu gönderecek yoktur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet insanlar! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Allah'tan başka size göklerden ve yerden rızık veren bir yaratıcı var mı? O'ndan başka hiçbir ilah yoktur. O halde nasıl oluyor da haktan döndürülüyorsunuz?4.Ey Muhammed! Eğer seni yalancı sayıyorlarsa bil ki, senden önce de nice peygamberler yalancı sayılmıştır. Bütün işler ancak Allah'a insanlar! Şüphesiz Allah'ın vaadi gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın. Sakın çok aldatıcı Şeytan Allah hakkında sizi şeytan sizin için bir düşmandır. Öyle ise siz de onu düşman tanıyın. O, kendi taraftarlarını ancak alevli ateşe girecek kimselerden olmaya edenler için çetin bir azap vardır. İman edip salih ameller işleyenler için ise bir bağışlanma ve büyük bir mükafat ameli kendisine süslü gösterilip de onu güzel gören kimse, ameli iyi olan kimse gibi mi olacaktır? Şüphesiz Allah dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirir. Ey Muhammed! Onlar için duyduğun üzüntüler yüzünden kendini helak etme! Şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını hakkıyla rüzgarları gönderendir. Onlar da bulutları hareket ettirir. Biz de bulutları ölü bir toprağa sürer ve onunla ölümünden sonra yer yüzünü diriltiriz. İşte ölümden sonra diriliş de kim şan ve şeref istiyorsa bilsin ki, şan ve şeref bütünüyle Allah'a aittir. Güzel sözler ancak ona yükselir. Salih ameli de güzel sözler yükseltir. Kötülükleri tuzak yapanlar var ya, onlar için çetin bir azap vardır. İşte onların tuzağı boşa sizi önce topraktan, sonra da az bir sudan meniden yarattı. Sonra sizi erkekli dişili eşler yaptı. Allah'ın ilmine dayanmadan hiçbir dişi ne hamile kalır ne de doğurur. Herhangi bir kimseye uzun ömür verilmez, yahut ömrü kısaltılmaz ki bu bir kitapta Levh-i Mahfuz'da yazılı olmasın. Şüphesiz bu Allah'a deniz aynı olmaz. Şu tatlıdır, susuzluğu giderir; içimi kolaydır. Şu ise tuzludur, acıdır. Bununla beraber her birinden taze et yersiniz ve takınacağınız süs eşyası çıkarırsınız. Allah'ın lütfundan istemeniz ve şükretmeniz için gemilerin orada suyu yara yara gittiğini geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar. Güneşi ve Ay'ı da koyduğu kanunlara boyun eğdirmiştir. Her biri belirli bir vakte kadar akıp gitmektedir. İşte bu Allah'tır, Rabbinizdir. Mülk yalnızca O'nundur. Allah'ı bırakıp da ibadet ettikleriniz, bir çekirdek zarına bile onları çağırsanız, çağrınızı duymazlar. Duysalar bile çağrınıza karşılık veremezler. Kıyamet günü de sizin ortak koştuğunuzu inkar ederler. Bunları sana hiç kimse, hakkıyla haberdar olan Allah gibi haber insanlar! Siz Allah'a muhtaçsınız. Allah ise her bakımdan sınırsız zengin olandır, övülmeye hakkıyla layık Allah dilerse sizi giderir ve yeni bir halk Allah'a göre z
❬ Önceki Sonraki ❭ وَجَآءَ رَبُّكَ وَٱلْمَلَكُ صَفًّا صَفًّا Ve câe rabbuke vel meleku saffen saffâsaffen. 22-23 Rabbinin buyruğu ve saf saf dizilmiş olarak melekler geldiği ve o gün cehennem getirildiği zaman, işte o gün insan yaptıklarını birer birer hatırlar. Fakat bu hatırlamanın ona nasıl faydası olacak!? Diyanet İşleri Başkanlığı 22-23 Rabbinin buyruğu ve saf saf dizilmiş olarak melekler geldiği ve o gün cehennem getirildiği zaman, işte o gün insan yaptıklarını birer birer hatırlar. Fakat bu hatırlamanın ona nasıl faydası olacak!? Diyanet Vakfı 21-22 Ama yeryüzü parça parça döküldüğü, Rabbinin emri geldiği ve melekler saf saf dizildiği zaman her şey ortaya çıkacaktır. Elmalılı Hamdi Yazır Sadeleştirilmiş Rabbinin emri gelip melekler saf saf dizildiği zaman, Elmalılı Hamdi Yazır Rabbinin emri gelip melekler sıra sıra dizildiği zaman, Ali Fikri Yavuz Rabbinin emri gelib melekler saf saf dizilir; Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal Ve rabbının emri gelip Melek saffen saffâ» dizildiği vakıt Fizilal-il Kuran Melekler sıra sıra dizilip, Rabbinin buyruğu gelince, Hasan Basri Çantay Rabbin in emri geldiği, melekler de saf saf indiği zaman, İbni Kesir Melekler sıra sıra dizilip Rabbının buyruğu geldiğinde. Ömer Nasuhi Bilmen Ve Rabbin emri gelip melekler de saf saf dizilince. Tefhim-ul Kuran Rabbinin buyruğu geldiği ve melekler de dizi dizi durduğu zaman;
Fâtır Sûresi 19-22. Ayet Tefsiri Hakkında Konusu Nuzül Fâtır Sûresi Hakkında Fâtır sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 45 âyettir. İsmini 1. âyette geçen Cenâb-ı Hakk’ın اَلْفَاطِرُ Fâtır sıfatından alır. Buna “Melâike” sûresi de denilir. Resmî tertîbe göre 35, iniş sırasına göre 43. sûredir. Fâtır Sûresi Konusu Sûre ağırlıklı olarak Allah’ın varlığı, birliği ve kudretinin kâinatta tecelli eden pek çok delillerinden söz ederek, O’nun kulluğa lâyık tek ilâh olduğu fikrini işler. Yaratan O’dur, rızık veren O’dur, izzet ve şeref veren O’dur. O zengin ve müstağnî, insanlar ise O’na sonsuz derecede muhtaçtır. Bütün izzet ve şeref yalnızca O’na mahsus olduğundan, izzet ve şeref isteyenler için O’na inanmak, O’na teslim olmak, yalnızca O’na kul köle olmak zarûrîdir. Acı ve tatlı deniz, gece ile gündüz, âmâ ile gören, karanlıkla aydınlık, ölü ile diri gibi âlemde birbirinin zıddı olarak tecelli eden varlık ve olaylar, iman ile küfrün hakikatini anlamak için birer misaldir. İman güzelliklerin, küfür ise kötülüklerin temsilcisidir. Bu sebeple sûrede iman ehlinin nâil olacağı ebedi mutlulukla, küfür ehlinin feci halleri canlı birer tablo halinde arz edilir. İnsanların zulmü ve nankörlüğüne rağmen Cenâb-ı Hakk’ın onlara mühlet verdiği, dolayısıyla bu mühletin iyi değerlendirilmesi gereği üzerinde durulur. Fâtır Sûresi Nuzül Sebebi Mushaftaki sıralamada otuz beşinci, iniş sırasına göre kırk üçüncü sûredir. Furkan sûresinden sonra, Meryem sûresinden önce Mekke’de inmiştir. وَمَا يَسْتَوِي الْاَعْمٰى وَالْبَص۪يرُۙ ﴿١٩﴾ وَلَا الظُّلُمَاتُ وَلَا النُّورُۙ ﴿٢٠﴾ وَلَا الظِّلُّ وَلَا الْحَرُورُۚ ﴿٢١﴾ وَمَا يَسْتَوِي الْاَحْيَٓاءُ وَلَا الْاَمْوَاتُۜ اِنَّ اللّٰهَ يُسْمِعُ مَنْ يَشَٓاءُۚ وَمَٓا اَنْتَ بِمُسْمِعٍ مَنْ فِي الْقُبُورِ ﴿٢٢﴾ Karşılaştır 22 Dirilerle ölüler de bir değildir. Allah dileğine gerçeği işittirir. Sen ise onu kabirlerde olanlara işittiremezsin. TEFSİR Bu karşılaştırmalı misaller mü’min ile kâfirin hâlini izah eder. Âyetlerde yer alan “gören” kelimesi mümini, “kör” kelimesi kâfiri, “aydınlık” imanı, “karanlıklar” küfrü, “gölge” rahatlığı ve huzuru, “sıcak” sıkıntıyı ve yakıcı ateşi, “diriler” müminleri, “ölüler” kâfirleri anlatmak için kullanılmıştır. Buna göre › Allah Teâlâ’nın, Peygamberi vasıtasıyla gönderdiği dinin gerçekliğini göremeyenle, onun gerçek olduğunu görüp Hz. Muhammed tasdik ederek ona ittibâ eden bir değildir. Yine basîret gözü kapalı olduğu için kâinattaki tüm varlığın hangi hakikate işaret ettiğini göremeyenle, basîret sahibi olduğu için her zerrede Allah’ın birliğini ve insanın Allah indindeki kıymet ve mesuliyetini idrak edenler eşit değildir. › Küfrün karanlıkları ile imanın nuru bir değildir. Birinciler cehalet, zan, vehim ve karanlıklar içinde olup Peygamber getirdiği aydınlıktan bilerek kaçmaktadırlar. İkinciler ise, açık olan basîret gözleriyle Allah Resûlü’nün getirdiği aydınlığı hemen görürler. İnkâr, şirk ve isyân yolunun felakete, Kur’an ve sünnet yolunun ise hayır ve felâha götürdüğünü anlarlar. › Cennetin güzel gölgeleri ile cehennemin kavurucu sıcaklığı da bir değildir. Bu iki grup insan aynı yolun takipçileri olmadığı için bunların âhirette karşılaşacakları sonuçlar da farklı olacaktır. Mutlaka kötülüğe ceza, iyiliğe mükâfat verilecektir. Bir grup kavurucu cehennem ateşinde yanarken, diğer grup Allah’ın rahmetinin gölgesinde serinleyecektir. Âyet-i kerîmede buyrulur “Cennetin yiyecekleri de, gölgesi de devamlıdır.” Rad 13/35 › Kalpleri Allah ve Rasûlü’ne iman ve Kur’an mârifetiyle diri olanlar ile küfrün galebesi sebebiyle kalpleri ölü olanlar; Allah’ın hiçbir emir ve nehyini tanımayanlar da bir değildir. Mümin sahip olduğu duygu, idrak, anlayış ve şuur sebebiyle iyilik ve kötülüğü ayıracak derecede hassastır. Kalbi ve ruhu diridir. Kâfirler ise tam aksine inatçılığa gömülüp karanlıklar içinde kalmış bir körden daha beter hale geldikleri için kendisinde hiçbir duygudan eser kalmamış ölüye benzerler. Bu gerçekler ışığında peygamberlerin vazifelerinin ne olduğunu bildirmek üzere şöyle buyruluyor. Kaynak Ömer Çelik Tefsiri
وَمَا يَسْتَوِي الْأَحْيَاء وَلَا الْأَمْوَاتُ إِنَّ اللَّهَ يُسْمِعُ مَن يَشَاء وَمَا أَنتَ بِمُسْمِعٍ مَّن فِي الْقُبُورِ Ve mâ yestevîl ahyâu ve lâl emvâtemvâtu, innallâhe yusmiu men yeşâu, ve mâ ente bi musmiin men fîl kubûrkubûri. ve mâ yestevî ve musavi olmaz, eşit olmaz el ahyâu hayy, diri, canlı ve lâ ve olmaz, olmasın el emvâtu ölüler inne allâhe muhakkak ki Allah yusmiu işittirir men kimse, kişi yeşâu diler ve mâ ve şey ente sen bi ile, ... e musmiin işittiren işittirici men kimse, kişi fî el kubûri kabirlerde Abdulbaki Gölpınarlı Ve ne de dirilerle ölüler eşit olur; şüphe yok ki Allah, dilediğine duyurur ve sen kabirlerdeki ölülere duyuramazsın. Abdullah Parlıyan ve ne de yaşayan ile kalben ölmüş bulunan. Şüphesiz Allah, dileyen kimseye dilediği şekilde işittirir. Halbuki sen, mezarlardaki ölüler gibi, kalben ölmüşlere işittiremezsin. Adem Uğur Dirilerle ölüler de bir olmaz. Şüphesiz Allah, dilediğine işittirir. Sen kabirlerdekilere işittiremezsin! Ahmed Hulusi Diriler hakikat ilmi ile ölüler kendini vefat edince yok olacak sanan bedenliler de bir olmaz! Muhakkak ki Allâh dilediğine işittirir. . . Sen, kabirlerin içindeki kozalarının - beyinlerinin içindeki dünyalarında yaşayıp kendini bununla kilitlemiş kimselere işittirme işlevine sahip değilsin! Ahmet Tekin Ruhundan ve bedeninden hayat fışkıran mü’minlerle, ölüler gibi duyarsız, duygusuz yaşayan kâfirler bir olmaz. Allah sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu varlıklara tebliği duyurur. Sen kabirdekiler gibi duygusuz olanlara bir şey duyuramazsın. Ahmet Varol Dirilerle ölüler de bir olmaz. Allah dilediğine duyurur. Sen kabirlerde olanlara duyuracak değilsin. Ali Bulaç Diri olanlarla ölüler de bir değildir. Gerçekten Allah, dilediğine işittirir; sen ise kabirlerde olanlara işittirecek değilsin. Ali Fikri Yavuz Dirilerle ölüler hiç de bir olmaz, hülâsa müminlerle kâfirler müsavi değildir. Doğrusu Allah dilediği kimseye hakkı kabul ettirir işittirirse de sen, kabirde bulunanlara kalbleri ölü kâfirlere işittirecek değilsin. Ali Ünal Ve dirilerle ölüler de bir değildir. Allah, Mesajını kimi dilerse ona işittirir; sen, kabirdekilere işittirebilecek değilsin. Bayraktar Bayraklı 19-22 Görmeyen ile gören, karanlık ile aydınlık, gölge ile sıcak bir olmaz. Diriler ile ölüler de bir olmaz. Şüphesiz ki Allah dileyene işittirir. Sen kabirdekilere işittiremezsin. Bekir Sadak Dirilerle oluler de bir degildir. Dogrusu Allah, diledigi kimseye isittirir. Sen, kabirlerde olanlara isittiremezsin. Celal Yıldırım Dirilerle ölüler de bir değildir. Şüphesiz Allah dilediği kimselere işittirir. Sen ise kabirlerde olanlara işittirecek değilsin.. Cemal Külünkoğlu Dirilerle ölüler de bir olmaz. Allah, iyi niyetine göre dilediğine işittirir. Sen, kabirde bulunanlara işittiremezsin. Diyanet İşleri eski Dirilerle ölüler de bir değildir. Doğrusu Allah, dilediği kimseye işittirir. Sen, kabirlerde olanlara işittiremezsin. Diyanet Vakfi Dirilerle ölüler de bir olmaz. Şüphesiz Allah, dilediğine işittirir. Sen kabirlerdekilere işittiremezsin! Edip Yüksel Ne de diriler ile ölüler birdir. ALLAH, kim/kimi dilerse ona işittirir. Sen mezarlarda bulunanlara işittiremezsin. Elmalılı Hamdi Yazır Ölüler de müsavi olmaz diriler de, gerçi Allah her dilediğine işittirirse de sen kabirlerdekine işittirecek değilsin Erhan Aktaş Dirilerle ölüler bir değildir. Kuşkusuz ki Allah, dileyene1 duyurur. Sen mezarlarda olanlara asla duyuramazsın. 1- Uygun gördüğüne. Duyma çaba ve isteğinde olana. “Ne diyor” değil de “ne demek istiyor” dikkate alınırsa, “dilediğini” sözcüğü, aslında “dileyeni” anlamına gelmektedir. Gültekin Onan Diri olanlarla ölüler de bir değildir. Gerçekten Tanrı, dilediğine işittirir; sen ise kabirlerde olanlara işittirecek değilsin. Hakkı Yılmaz Ölüler ve diriler de eşit olmaz. Şüphesiz Allah, her dilediğine/dileyene işittirir. Sen ise kabirlerdeki kişilere işittiren biri değilsin. Harun Yıldırım Dirilerle ölüler de bir olmaz. Şüphesiz Allah, dilediğine işittirir. Sen kabirlerdekilere işittiremezsin! Hasan Basri Çantay Hulâsa Dirilerle ölüler bir olmaz. Şübhesiz ki Allah kimi dilerse ona hakıykatları duyurur. Sen kabirlerde olanlara da işitdirecek değilsin a!.. Hayrat Neşriyat Dirilerle ölüler de bir olmaz. Şübhesiz ki Allah Kur’ân’ın hakikatini hikmetine binâen dilediği kimseye işittirir de onlara hidâyet eder. Yoksa sen kabirlerde bulunanlarama'nen ölmüş olanlara işittirecek bir kimse değilsin! İbni Kesir Diriler ile ölüler de bir değildir. Muhakkak ki Allah; dilediğine işittirir. Sen; kabirlerde olanlara işittirecek değilsin. İskender Evrenosoğlu Ve hayy diri olanlar ve ölüler eşit olmaz. Muhakkak ki Allah, dilediğine işittirir. Ve sen, kabirlerde mezarlarda olanlara işittirici değilsin. Kadri Çelik Diri olanlarla ölüler de bir değildir. Gerçekten Allah, dilediğine işittirir; sen ise kabirlerde olanlara işittirecek değilsin. Mehmet Ali Eroğlu 22-23 Tabii ki, diri olanlarla ölüler de bir değildir. Şüphesiz ki Allah dilediği kimseye işittirir, İşittirecek değilsin sen, kabirde olanlara. Sen sadece uyarıcı bir peygambersindir Mehmet Okuyan 19-22 Kör ile gören, karanlıklar ile aydınlık, serinletici gölge ile kavurucu sıcak ve diriler ile ölüler bir olamaz. Şüphesiz ki Allah dileyene layık gördüğüne duyurur. Sen aklı mezarlarda olanlara gerçeği duyuramazsın. Muhammed Celal Şems Keza diriler ile ölüler de bir olamaz. Şüphesiz Allah, istediğine söz dinletir. Sen, mezarlarda gömülü olanlara söz dinletemezsin. Muhammed Esed ve ne de yaşayan ile kalben ölmüş bulunan. Şüphen olmasın ki ey Muhammed, Allah dilediğine işittirir, halbuki sen mezarlardaki ölüler gibi kalben ölmüşlere işittiremezsin. Mustafa Çevik 19-24 Hiç görenle görmeyen, aydınlıkla karanlık, gölge ile kavurucu sıcaklık, tevhit ile de şirk bir olur mu? Keza dirilerle ölüler de bir olamaz. Hiç şüphesiz Allah, yaratılış sebebini kavrayan ve ona uygun yaşamaya talip olan kimselere davetini işittirir. Ey Peygamber! Mezardaki ölülerden farksız olanlara Allah’ın âyetlerini işittiremezsin. Sen yalnızca bir davetçisin. Biz seni Kur’an ile uyarıcı ve müjdeci olarak gönderdik. Kendilerine uyarıcı göndermediğimiz hiçbir topluluk yoktur. Mustafa İslamoğlu ne de manen dirilerle ölüler bir olurlar. Şu kesin ki Allah, işitmeyi dileyene işittirir, fakat sen mezardakiler gibi manen ölmüş olanlara asla işittiremezsin Ömer Nasuhi Bilmen Ve berhayat olanlar ile ölmüşler de müsavî olamaz. Şüphe yok ki, Allah dilediğine işittirir ve sen kabirlerde bulunanlara işittirici değilsin. Ömer Öngüt Dirilerle ölüler de bir değildir. Allah dilediği kimseye işittirir. Sen kabirlerde olanlara işittiremezsin. Şaban Piriş Dirilerle ölüler de bir değildir. Allah dilediğine işittirir. Sen kabirlerde olanlara işittiremezsin. Sadık Türkmen Dirilerle ölüler eşit olmaz! Gerçi Allah dilediği kimseye işittirir; sen ise kabirlerin içindeki kimselere işittiremezsin! Seyyid Kutub Diriler ile ölüler de bir değildir. Allah dilediğine ses işittirir. Fakat sen mezarlıktakilere sesini işittiremezsin. Suat Yıldırım 19-22 Görenle görmeyen âma bir olmaz. Karanlıklarla aydınlık, gölge ile sıcak, dirilerle ölüler de bir olmaz! müminlerle kâfirler bir olmaz. Allah, dilediğine hakkı işittirir, sen kabirde olanlara sesini elbette işittiremezsin. Süleyman Ateş Dirilerle, ölüler de bir olmaz. Allâh dilediğine işittirir; yoksa sen kabirlerde bulunanlara işittirecek değilsin. Süleymaniye Vakfı Dirilerle ölüler de eşit olmaz. Allah dinlemeyi tercih edene dinletir. Sen kabirlerde olanlara bir şey dinletemezsin. Tefhim-ul Kuran Diri olanlarla ölüler de bir değildir. Gerçekten Allah, dilediğine işittirir; sen ise kabirlerde olanlara işittirecek değilsin. Ümit Şimşek Diriler ile ölüler de bir olmaz. Allah dilediğine işittirir; yoksa kabirdekilere işittirmek senin elinde değildir. Yaşar Nuri Öztürk Diriler de eşit olmaz, ölüler de. Allah dilediğine/dileyene işittirir. Ama sen, kabirlerdekilere işittiremezsin! En üste taşıEn alta taşıBu yazarın mealini okumaya devam et Bir sureye/ayete tıkladığınızda mealler ilk başta yazar ismine göre alfabetik olarak sıralanır. Yazar isminin solundaki kutucuğu yukarı/aşağı taşıyarak sıralamayı istediğiniz gibi değiştirebilirsiniz. Tarayıcınızın çerezlerini silmediğiniz sürece tercihiniz daha sonraki ziyaretlerinizde hatırlanacaktır. Ayrıca bir yazarın ismine sağ tıklayarak bu yazarın mealinin en üstte veya en altta görünmesini de sağlayabilirsiniz.
fatır suresi 22 ayet anlamı