🐯 Biz Yeri Göğü Ve Arasındakileri Oyun Olsun Diye Yaratmadık
Biz onları helak ettik. Çünkü onlar günahkârdılar. Biz gökleri, yeri ve bunlar arasındakileri ( oyun ve eğlence olsun da) “oynayalım” diye ( boşuna) yaratmadık. Onları, ancak hak ( gerçek bir sebep ve hikmetli bir gaye) ile yarattık. Fakat onların çoğu bilmezler. [bk. 10/5; 21/16; 23/115; 38/27]
“Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden ibarettir.”(Enam, 6/32) “Biz göğü, yeri ve aralarında olan varlıkları oyuncak olsun diye yaratmadık.”(Enbiya, 21/16) ve (Duhan/38) Dünyanın üç ayrı yüzü vardır: Birincisi, Allah’ın kudret kalemiyle yazılan bir kitap görünümündedir. İmtihana tabi tutulan insanların bu kitabı okuyarak Allah’ı tanımaları, ona kulluk
Bizyeri, göğü ve arasındakileri oyun olsun diye yaratmadık. 17. Eğer bir eğlence edinmek isteseydik onu kendi katımızdan edinirdik. Yapacak olsaydık böyle yapardık. 18. Hayır, biz hakkı batılın üzerine atarız da beynini parçalar. Bir de bakarsın yok olup gitmiş.
Biz gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri bir oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık. Biz onları hak ve hikmetle yarattık. Fakat onların çoğu bunu bilmezler. Şüphesiz ki hakkı batıldan ayırd etme günü onların hepsinin bir araya toplanacağı gündür. O gün dostun dosta hiçbir faydası olmaz. Onlara yardım da edilmez. Ancak Allah'ın merhamet ettiği kimseler böyle
SâdSüresi 27. Ayet Tefsiri. 27: Biz göğü, yeri ve bunların arasında bulunan şeyleri boşuna, gâyesiz ve insanlar Allah’ın emrini bırakıp kendi arzularına göre davranabilsinler diye yaratmadık. Böyle bir düşünce, sadece inkârcıların zannından ibarettir. Girecekleri cehennem ateşinden dolayı vay hâline o kâfirlerin!
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla “Biz gökleri, yeri ve bunlar arasındakileri oyun olsun diye yaratmadık. (Enbiyâ Suresi – 16) (Meâl Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı)
EyUk2UF. “Biz yeri, göğü ve arasındakileri oyun, olsun diye yaratmadık. Eğer bir eğlence edinmek isteseydik, onu kendi katımızdan edinirdik. Yapacak olsaydık böyle yapardık.” Enbiya, 21/16-17 Yüce Rabbimiz, bu ayetlerde muhteşem bir düzen, plan, program ve sisteme sahip olan bu evrenin oyun olarak yani amaçsız ve anlamsız yaratılmadığı gerçeğine dikkatimizi çekmektedir. İnsanın var oluşundan kâinata/evrene kadar tüm mevcudatın yaratılması başlı başına bir mucizedir. Bu mucizenin sebepsiz, hikmetsiz, boşuna meydana getiril-diğini düşünmek, ancak abesle iştigal anlamına gelebilir. Kâinattaki bu ihtişamı ve hikmetli yaratılışı görememek, inkâr karanlığına gömülmüş ve gönül gözü/basiret-ten mahrum olmanın bir sonucudur. Nitekim onların bu acınası durumu ayet-i kerimede; “Biz göğü, yeri ve ikisi arasındakileri boş yere yaratmadık. Bu yaratılanların boş yere yaratıldığı iddiası inkâr edenlerin zannıdır. Cehennem ateşinden dolayı vay inkâr edenle-rin hâline!” Sâd, 38/27 şeklinde ifade edilmektedir. Mümin, aynı zamanda kâinatın yaratılışı, tabiatta meydana gelen olaylarla, bun-ların sebepleri ve sonuçları üzerinde düşünen, tefekkür eden insandır. Kur’an, akıl ve basiret sahibi olanlara seslenerek, ayetler üzerinde derinliğine düşünmelerini ve ibret almalarını istemektedir. Biz, Rabbimizin bize lütfettiği akıl ve yetenekleri kul-lanarak ürettiğimiz bir ürünü, yaptığımız bir eseri beğenir ve başkalarının da beğeni ve takdirine sunar, sergileriz. Olumlu tepkiler aldığımızda mutlu ve memnun olu-ruz. Yaptığımız bir işin eleştirilmesi, ürettiğimiz bir eserde kusur bulunması, pek de hoşumuza gitmez. Yüce Mevla’mızın ilim, kudret, irade, tekvin gibi sıfatlarının tecellisini yansıtan bu kâinatta, göğü, yeri ve içindeki varlıklarında bir kusur ve ek-sik bulmak, ya da bunların öylesine, gayesiz vücut bulduklarını söylemek haddini bilmezlik değildir de nedir? Kendimize ve çevremize, alışkanlık gözlüğünü çıkarıp da hikmet nazarıyla bak-tığımız zaman, onları mükemmel bir planda yer alan ve her biri bir amaca yönelmiş varlıklar olarak görmemiz mümkündür. Örneğin; güneşin doğuşu, batışı, tonlarca suyu barındıran denizlerin durmaksızın dalgalanışı, kuşların uçuşu, ay ve yıldızla-rın gecenin süsü olarak gökyüzünde nakış nakış arz-ı endam edişi, kışın ardından baharın müjdecisi olarak kuru ağaçların yemyeşil yaprak ve renk renk çiçeklerle bezenişi ve daha bunun gibi binlerce yaratılış mucizesinin her an gözlere ve gönül-lere sunduğu güzellikler karşısında hayran olmamak ve büsbütün bunları yaratan Rabbimizin huzurunda acizliğimizin idraki ile şükür secdelerine varmamak müm-kün mü? Üzerimizde her türlü süslerle dolu yükseltilmiş bir tavan hâlinde, içinde nice sır-ları barındıran gök ve altımızda ihtiyacımız olan her türlü nimetiyle dopdolu, kurulu bir beşik gibi döşenmiş olan yerle, bu ikisinin aralarındaki harika varlıklar, gönülleri oyunda olan, Rahman’ın uyarı ve öğütlerini eğlence yerine koyan inkârcıların iddia ettikleri gibi oyuncak değildir. Bilakis Allah’ın kudret ve iradesinin göstergesidir. Yaratılış bir oyun olmadığı gibi, yaratılan da asla bir oyuncak değildir. İlgi-li ayetler, Allah’ı insanlara benzer bir varlık olarak algılayan putperestlere karşı, O’nun aşkın olduğunu, kendisine yakıştırılabilecek beşerî her türlü duygusal ve ruhsal ihtiyaçtan -oyun eğlence ihtiyacı gibi- uzak olduğunu da dile getirmektedir. Her şeyi hikmetle yapan Allah’ın şanına eğlence asla yakışmaz. Çünkü O, eğlence ve oyun edinmekten uzaktır. Allah’ın hiçbir şeye ihtiyacı olmadığı gibi her şey O’na muhtaçtır. Netice olarak bu kâinat, alîm ve hikmet sahibi olan ve her şeye hükmeden Allah tarafından iş olsun diye, rastgele tesadüfen değil, belli bir amaca binaen yaratılmış-tır. Kâinatta var olan en küçük şeyde dahi tesadüfe yer yoktur. Rüzgârın esmesinden tutunuz, yağmurun yağmasına, bulutların hareketine, bitkilere, güneş, ay ve dün-yanın hareketlerine, geceyle gündüzün birbiri ardına gelmesine, sıcağın ve soğuğun ölçüsüne, suyun hareketine, topraktaki minerallere, atomların yapısına, böcek ve hayvanların çeşitliliğine varıncaya kadar her şey harikulade bir ölçü ve program dâhilinde işlemektedir. Bütün bunlarda, insan aklının almakta zorlandığı mükem-mel bir ahenk/uyum söz konusudur Kısacası bu ve benzeri ayetler, evren ve ondaki her şeyin yaratılışında hikmetli bir planın var olduğuna ve dolaylı olarak insanların bu hikmeti keşfetmeye çalışması gerektiğine dikkatleri çekmektedir.
- 10 Ağustos 2022 12 Muharrem 1444 İmsak - Güneş - Öğle - İkindi - Akşam - Yatsı - Son Dakika Gündem Siyaset Spor Ekonomi Dünya Otomobil Seyahat Erdoğan Binali Yıldırım Bahçeli Kılıçdaroğlu Emlak Teknoloji Yaşam Memur Eğitim Medya Sağlık Kitap Kültür Biyografi TÜMSPOR Galatasaray Fenerbahçe Beşiktaş Trabzonspor Spor Haberleri
Kur’an’da; iki kez geçen "Biz göğü ve yeryüzünü ve bu ikisinin arasındakileri … yaratmadık وَمَا خَلَقْنَا السَّمَاء وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا” ifadesi ile bir defa geçen “Biz gökleri ve yeryüzünü ve ikisi arasındakileri … yaratmadık وَمَا خَلَقْنَا السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا.” ifadesi toplam üç Mekki surenin üç ayetinde yer almaktadır. Bu yazıda ilgili ayetler, içlerinde bulundukları surelerin iniş sırasına göre ele alınacaktır. Dünya hayatının geçici güzelliklerine kapılan inkârcılar, mükemmel bir şekilde yaratılmış göğün ve yeryüzünün yaratılma nedenini görmezden gelmektedirler “Biz göğü ve yeryüzünü ve bu ikisinin arasındakileri boş yere yaratmadık. Bu inkâr edenlerin zannıdır. Ateşe atılacak inkârcıların vay haline!” Sad, 38 27. Gök ve yeryüzü, insan için iki büyük nimettir. O nimetleri veren, onlardan faydalanan kimseleri imtihan etmektedir ve ahirette de söz konusu nimetlerden hesaba çekecektir. Ahiret inancının olmayışı, dünya hayatını anlamsızlaştırır. Çünkü bu dünyada mazlumlar, zalimlerden hakkını tam olarak alamamaktadır. Adalet, ölüm sonrası diriliş ve ardından herkesin yaptığının tartılması sonucu tam olarak gerçekleşecektir. Peygamberlerin tebliğini göz ardı eden inkârcıların ahirette alacağı karşılık, yakıp kavuran bir ateştir! İnkârcıların akıbetine uğramak istemeyen müminler, yaptıkları güzel işlerin boşa gideceğinden endişelenmemelidir. Yapılan en ufak bir iyilik, Allah için gizli değildir. Onun melekleri, irade sahibi varlıkların yaptıkları her şeyi kaydederler. Dünya hayatının hedefinin, oyun ve eğlence dolduğunu ileri sürenler, dolaylı olarak onu yaratanın, eğlendiğini de ileri sürmüş olmaktadır “Biz gökleri ve yeryüzünü ve bu ikisinin arasındakileri oyuncular olarak yaratmadık.” Duhan, 44 38. Allah yarattıklarını bir hikmete dayalı olarak yaratmıştır. Ne var ki iblise, dünya hayatının son bulmasına kadar “dünya hayatının hedefini eğlenceymiş gibi” gösterip insanları saptırma izin verilmiştir. Bu vesveseye karşı direnen ve Allah’a itaati seçenler kurtulacaktır. Dünyanın oyun ve eğlence mekânı olduğu doğrudur “Bu dünya hayatı bir eğlence ve oyundan başka bir şey değildir. Ahiret yurdu ise işte asıl hayat odur. Keşke bilselerdi.” Ankebut, 29 64. Dünya hayatı geçicidir. Doğru olan şey, ahireti önceleyerek yaşamaktır. Zaten dünyanın oyun ve eğlence yeri olması, onun yaratılış amacıyla değil, imtihan yeri olmasıyla ilişkilidir “Biz göğü, yeri ve bu ikisinin arasındakileri oyun olsun diye yaratmadık.” Enbiya, 21 16. Önceki iki ayette olduğu gibi bu ayette de göğün ve yeryüzünün anlamsızlıktan uzak olduğu belirtilmekte ve Allah, kendisi için “biz” ifadesini kullanmaktadır “Biz göğü ve yeri ve bu ikisinin arasındakileri oyuncular olarak yaratmadık.” Enbiya, 21 16. Allah için Arapça’da özel bir zamir yoktur. Bu nedenle olsa gerek Allah için Kur’an’da bazen “o”, bazen “ben” bazen de “biz” zamirleri kullanılmaktadır. Ayetteki “biz” ifadesi Allah’ın ortaklarının olduğunu değil, yüceliğini gösterir. Allah eğlence edinmek isteseydi elbette onu kendi katından edinirdi Enbiya, 21 17. Ancak O, eğlence edinmekten münezzehtir. Görüldüğü gibi gökler ve yeryüzü, anlamdan uzak ve oyun olsun diye yaratılmamıştır. Dünya hayatını eğlence görenler, bu bakış açılarının hesabını ahirette verecekler ancak onun imtihan olduğunu kavrayan ve buna göre hareket edenler ise kurtulanlardan olacaklardır.
biz yeri göğü ve arasındakileri oyun olsun diye yaratmadık